10 Ekim 2013 Perşembe

"muhayyel mai" nedir, ne değildir?

   Kendime bir 'blog page' açmadan önce yazmanın zor olacağını düşünürdüm. Fakat açmaya karar verdikten sonra anladım ki işin en zor kısmı isme karar vermekmiş.

   Bir gece boyu düşündüm. Deneme kitaplarını kurcaladım, şiirlerden kelimeler cımbızladım, romanlarda dolaştım... Aradığım kısa fakat akılda kalıcı bir ya da en fazla iki kelime bulmaktı.

   Artık sabaha karşı, tam da "yeter artık, daha ismini bulamadığım blog sayfasında yazı mı yazacağım" diye söylenirken uzun zaman önce not defterime kaydettiğim bir Tevfik Fikret şiirine rastgeldim.

   Tevfik Fikret'in "Ömr-i Muhayyel" şiirindeki 'muhayyel'e adeta meftun oldum. Kelime anlamını biliyordum ve kelimeyi çok sık olmasa da kullanıyordum. Anlamını oturtmak için TDK sözlüğüne ve Osmanlıca-Türkçe lügate baktım. Belki bu kelime üzerinden bir isim üretebilirim, diyerek.

   TDK sözlüğüne göre 'muhayyel': Hayal gücüyle yaratılan, hayal edilen, demekmiş. Ve bir de Yahya Kemal Beyatlı şiiri iliştirilmiş açıklamaya: Gülümser bir resimdir / Muhayyel sevgilimdir

   Osmanlıca - Türkçe sözlüğe baktığımda ise şu açıklamayla karşılaştım: Tahayyül edilmiş. Hayâl olarak düşünülmüş. Zihinde tasarlanmış.

Ve Tevfik Fikret'in o pek hoş şiiri:

Bir ömr-i muhayyel...Hani gülbünler içinde
Bir kuşcağızın ömr-i bahârîsî kadar hoş;
Bir ömr-i muhayyel...Hani göllerde,yeşil,boş
Göllerde,o sâfiyet-i vecd-âver içinde
Bir dalgacığın ömrü kadar zaîl ü muğfel
Bir ömr-i muhayyel!

Yalnız ikimiz,bir de o:Ma'bûde-i şi'rim;
Yalnız ikimiz,bir de onun zıll-ı cenâhı;
Hâkîlere bahş eyleyerek hâk-i siyâhı
Dûşunda beyaz bir bulutun göklere âzim.
Her sahn-ı hakîkatten uzak,herkese mechûl;
Bir safvet-i masûmenin âgûş-ı terinde,
Bir leyle-i aşkın müteennî seherinde
Yalnız ikimiz sayd-ı hayâlât ile meşgul.

Savtındaki eş'ar-ı pür-âhenk ile mâlî,
Şİ'rimdeki elhan-ı muhabbetle nagam-saz,
Ah istiyorum,göklere âmâde-i pervâz
Bir lâne-i âvârede bir ömr-i hayâlî...

Bir ömr-i hayâlî...Hani gülbünler içinde
Bir kuşcağızın ömr-i bahârîsî kadar hoş;
Bir ömr-i hayâlî...Hani göllerde,yeşil,boş
Göllerde,o sâfiyet-i vecd-âver içinde
Bir dalgacığın ömrü kadar zaîl ü hâlî
Bir ömr-i hayâlî!
 




   Sabaha karşı artık 'muhayyel' yerleşmişti hatırıma. Evet, bir muhayyel muhabbet olacaksa eğer işin ucunda, kendi kendime konuşurcasına yazacaksam, bir hayâle dalacaksam sözcük sözcük, muhakkak muhayyel bir başlık kullanmalıydım!

 Ya sonra?...

   Pek acar blog yazıcılarımız muhakkak ki muhayyel ismini tescil ettirmişlerdir. Hem de milyon çeşit varyasyonuyla!

    Yine başvuru kaynağım Tevfik Fikret oluyor. Bu sefer başka bir şiirine gözüm ilişiyor:

Helecanlarla geçen bir günün akşamında; 
Mai bir gölgeliğin sine-i ârâmında,
Gecenin bir ebedî ân-ı semen fâmında,
Pür / sükûn, zemzeme-i hilkati gûş etdinse…

Varsa şairliğe ruhunda nüfuzun, hünerin,
Dolaşıp neş’e-i san’atle gülen didelerin
Çehre-i girye nikabında hayat-ı beşerin
Bir müşerrih gibi teşrih-i nükûş etdinse…

Bir şey anlarsın, evet, belki bu simadan sen,
Bir şey anlarsın onun şive-i takririnden;
Yazamam yoksa Cenab’ın sana mahiyyetini.

Şöyle temsil edeyim: Bir yeni ufk-ı meşhûd,
Bir semâ/pâre-i nev/dîde ki her çeşm-i şuhûd
Göremez, görse de idrak edemez füshatini.

Mai, özetle mavi demek. Mai ve Siyah'taki mavi. Fakat yan anlamlarını da katarsak işin içine, "Su cinsinden. Akıcı, su renginde, mâvi. Katı ve sert olmayıp su gibi, akıcı olan." anlamlarına da ulaşabiliyoruz.

"Yan yana koyduğumda nasıl bir anlam çıkar acaba karşıma?" düşüncesiyle kavgaya tutuşmuşken -sabaha uykusuz varmanın da asabiyetiyle- bir de baktım ki blog'umun ismini muhayyel mai koymuşum bile.

Muhayyel mavi. Su gibi. Günün en 'hayâle kapı aralayan mâi'si. 'Sabaha karşı gökyüzü'sü. Kızıldan maviye geçiş.

Kısaca,

Bir muhayyel mai...

10.10.2013
20.53

 

0 yorum:

Yorum Gönder